NİLGÜN'ÜN GÜNLÜĞÜ – SİNOP AŞIĞI 
Sevgili günlük.
L.A dan, Sinop’a uzanan bir yol haritasının,Türkiye ayağını anlatıyorum size. Maksadım ileride bugünlerin hatırasını canlı tutmak. Hem kendim için, hem de birlikte olduğum ailem için.
Sinop’ta geçen güzel günlerimizden sonra, birgün İstanbul’da kızımın evinde kaldık ve Pazartesi sabahı Dalaman Hava alanına uçtuk. Fethiye Ölüdeniz’de Bronze Otel’de oğlum yer ayırtmıştı.
Önceden ayarladıkları araç havaalanından bizi aldı ve Ölüdeniz’e doğru yola çıktık. Saat 10.30 gibi havaalanındaydık,yolumuz sanırım 1,5 saat sürdü, Fethiye’ye yaklaştıkça sıcaklık daha da arttı, öğlen saatlerinde arabanın kliması bile bize yeterli gelmedi. Sanırım sıcaklık 40 dereceyi bulmuştu. Ölüdeniz’e girişte yol tek şerit, çıkış çift şeritti nedense ??
Otele girdik, biraz yerleştik ve hemen çok yakınında ki yöresel gözleme yapan bir yere girdik, gelinimde gözlemeyi çok seviyor, 4 gözleme,4 ayran içtik, gelen hesap daha ilk dakikada bizi şaşırttı. Dakka bir, gol 1, hesap 170 tl geldi. Daha 2 gün önce Sinop’ta siparişle yaptırdığım gözlemeyi 15 tl ye yerken burada fiyat birden 35 tl ye çıktı, ayran üstelik küçük 8 tl idi.
Sonra mayolarımızı giyip hemen 50 metre ötemizde ki denize gittik. Millet üst üste.2 şezlong, bir şemsiye bulup oturduk. Denize girdik ben suyun tuzlu olduğunu bildiğimden başımı sokmayacaktım ama buna rağmen gözüme su sıçradı. Aman bir yanıyor bir yanıyor, biber sürmüşüm gibi. Gidip 2 kez duş aldım ama yinede yangısı uzun süre geçmedi. Hava sıcak,denize başımı sokamıyorum, içimden ahh gözünü sevdiğim Sinop demeye başladım. O sırada orada çalışanmış, şezlong ve şemsiye parası istediler,şezlong 20 tl tanesi, şemsiyede 20 tl. 60 tl verdik. Bu arada ara ara gelip devamlı ödeme fişini soruyorlar, yanlışlıkla atsanız ya bir 60 tl daha vereceksiniz.
Neyse otelimize döndük. Allah’tan otelimiz çok güzeldi, tertemizdi, hergün çarşaf ve havlularımızı değiştirdiler. Kahvaltımız çok güzeldi, her sabah kahvaltıda değişik, börek, poça, kek gibi şeylerde sundular. Masa da artan her şey direk çöpe gidiyordu. Ben bu konuda çok hassasım, bizden kalanları başkasının tabağına koyuyorlar diye hep huzursuzluk duyarım ama burası direk atıyordu. İnşallah sonradan ayrıştırıp hayvanlara veriyorlardır kalanları.
O gün biraz dinlendik ve akşamüzeri yemek için ve hem de Ölüdeniz’i gezmek için hazırlandık. Zaten otelimiz tam merkezde, arka sokağı Barlar Sokağı ve bir sürü lokanta ve alışveriş yapabileceğiniz dükkan var. Yalnız bizim ailede maske var, başka kimseciklerde yok. Onların arasında çok garip göründüğümüzü sanıyorum. Sanki hastalık bizde, bulaştırmayalım diye maske takmış gibiydik.
Araştırmalarımız sonunda Ottoman Resturanta gittik,5 üzerinden,4,5 puan almış bir yer. Hem ilgi güzeldi, hem yemekleri. Ben balık tercih ettim, eşim ve gelinim köfte, oğlum lahmacun yedi, salata su filan derken hesap 240 tl geldi, gözlemenin yanında bu fiyat iyi geldi. Hataylı ustaların çalıştığı yer olduğu için et ürünlerinde ayrı bir tat vardı. O kabaran ekmeklerden, mezelerden de ayrıca ikram ettiler.
Yemek sonrası yine sahili dolaştık, etrafta ki otelleri ve turları inceledik. Saat
24.00 gibi de otelimize döndük.
Biraz klima açtık, biraz balkon kapısı derken uyumuşum…
- gün sonraya kalsın…
Şimdilik hoşçakalın..