Sinop’tan Fethiye Ölüdeniz’e..  2. gün

Bugün Ölüdeniz’de 2. Günümüz. Oğlumun burnu çok akıyor ve onun için bugünü istirahat günü ilan ettik. Ne zaman Türkiye ‘ye gelse hava değişiminden böyle etkileniyor. Daha önce ki gelişlerinde çok daha fazla hasta olmuştu. Çocuğum bize bulaşmasın diye her zaman maske taktı.

Sabah kahvaltımız da çok güzeldi, istediğimiz her şey vardı bana göre.

2. gün oğlum dinlendi. Bizde havuzun kenarında vakit geçirdik, Karen, Suha ve ben.Havuzda da pek kimse yoktu, sanırım sıcaktan herkes odasında kaldı. Eşim denize gidelim diye ısrar etse de, kusura bakma 50 metre yürüyemem bu sıcakta , hem de deniz suyu gözlerimi yakıyor diye otelde kaldım, o da gitmedi.

Öğlen yemeğini de otelde yedik, pizza sipariş verdik çok güzeldi, oğlumun şansına da tavuk suyu çorba vardı, hepsi çok iyi geldi.

Havuzdan çıktık, duşa, duştan havuza vakit geçti. Bu arada,burada yamaç paraşütü çok revaçta. Otelde kaldığımız sürece gökyüzünde süzülen onlarca paraşütü izleme şansımız oldu. Sabah 9.00 da başlıyor, sanırım en son 18.30 da son buluyor.3. gün için oğlum ve gelinim randevu aldılar, yarın 16.30 da uçacaklar.

2. gün saat 17.00 gibi yine bir araya geldik ve Ölüdeniz’i görmeye gittik, yürüyerek zaten çok yakındı. Bu saatlerde Tur yapan korsan gemileri de sahile ulaştı. Ölüdeniz bir koy biz geç saatte gittik, buna rağmen çok kalabalıktı, saat 20.00 de kapanıyordu üstelik.En ucuna kadar gidip denize girdik,koy içinde olduğu için çok daha sıcaktı. Kıyı kısımları mantar içine almışlar, mantarı aştığında birden derinleşiyor. Ve bu arada deniz bisikletleri, kanolar ve sürat motorunun arkasında paraşüt vardı. Vakit çok az kalmıştı saat 19.15di,  deniz bisikleti kiraladık, Ölüdeniz içinde 40 dakika kadar tur attık.
3. 

Oğlum yüzdü bu koyda, ben de fotoğraf çekimi yaptım. Güzeldi, akşam olduğu içinde sıcaklık çok fazla değildi. Artık 40 dereceye alıştığımız için 32 dereceler iyi gelmeye başladı. Sonra tekrar otelimize gelip duş alıp yemek için hazırlandık.

Bu akşam nerede yiyelim diye düşünürken ayaklarımız bizi yine Ottoman resturana götürdü.

Bu defa ben ve eşim saç kavurma istedik, oğlum ve gelinim Adana keBap yediler, birde ortada karides güveç vardı. 2 gece peş peşe gidince ilgi daha da arttı. Bize 2 saç kavurma geldi ama, keşke ortaya bir tane isteseydik,  2 kişi rahat doyardı. O kadar çoktu yani. Ve bitiremedik. Hatta neden bu kadar çok diye sorduk, siz 2 dir geliyorsunuz ikramımız olsun dedi,şef. Bilseydik 1 tane isterdik, merakla fiyat ne gelecek diye bekledik, ama menüde yazan fiyatlar geldi.

Dönüşte oğlum Sinop’lu arkadaşını gördü, halası ve babası da benim eski komşum ve arkadaşım.

Ardından bir dondurmacı gördüm. Maraş dondurma, elinde uzun çubuklarla gösteri yapıyor. 2 top alayım dedim. Fiyat sormadan şundan şundan diye gösterdim, küçük, orta büyük diye sordu, orta olsun ne kadar dedim, 40 tl demez mi, şoke oldum, kalsın diye uzaklaştım.Sakın fiyat sormadan almayın.Birde gösteri yapıp ağzınıza uzatıyor çubuğu, müşteride yalıyor, onu da külaha koyup müşteriye uzatıyor, müşteri fiyat sormamış oluyor, ağzını da sürdüğü için almak durumunda kalıyor mecburen. Böyle bir olaya şahit oldum, 4 kişilik aile, baba gösteriyi çekiyor, 15 yaşlarındaki kızı da dondurma alacak, kız için dondurmayı külaha koydu, birde yalattırdı, ne kadar diye sorduklarında 80 tl dedi adam. Çok büyük üzüntü duydum, bu kazıklama olayından, kızın babası da çok üzüldü. Ama ödeyip ayrıldılar.

Biz de saat 24.00 gibi otelimize geldik. Günümüz güzel geçti.

Yarın Saklı Kente gideceğiz. Turla gitmek istemedik,korona sebebiyle bir taksi ile anlaştık, saat 10.30 da otelimizden bizi gelip alacak ve tekrar bırakacak.Ücreti de 450 tl. Taksiler, özel tur arabalarından biraz daha ucuz bilginiz olsun..

Yarın 3. günümüzü anlatacağım…Hoşçakalın…