Afrika Seyahatim.Part 2..

Merhaba..
Anlatmaya devam edeyim. O gece ,Sun City de  pansiyonumuza geri döndük.Sabah uyandığımızda çok büyük bir bahçesi olan bir köy evindeydik.Bahçesinde kocaman kaktüs agacı vardı,daha önce hiç görmediğim boyutta.Kahvaltı yapmadan çıktık zaten bir şeyde yoktu. Benjamin haritayla yolu  takip ediyordu..Kuş uçmaz ,kervan geçmez bir kırmızı topraklı yolda,kaybolduk dedi.Korktuk.Ben başladım dualara. Ağbim aklıma geldi,ne zaman başın sıkışsa dualara başlıyorsun der de))))
Ne ise ana yolu bulduk ve bu arada da çok büyük bir kanyona rastladık ,harikaydı.Yerliler pazar kurmuşlardı el sanatlarıyla ilgili şeyler satıyorlardı .Kızım için el yapımı bir bebek aldım.Bu arada yerli zenci kızlar dans ediyordu uzaktan onları videoya çektim.Yakından çeksem para vermem gerekiyordu))
Ve en nihayet Johannesburg’a döndük.Akşam üzeri yine yöresel şeylerin satıldığı pazara götürdü arkadaşım bizi ,ufak tefek hediyeler aldık.
Öbür gün sabahtan İsmail diye müslüman bir zenci tur şöförü evimize gelip bizi aldı.3 kişi 2 biz, 1 İngiliz genç bir turist şehir turuna çıktık.Ben devamlı resim çekiyordum.Müzeleri,Mandela’nın evini,şu anda ismini maalesef anımsayamadığım 50 katlı bir oteli ,çok fakir zenci mahallelerini gezdik.Resimleri incelediyseniz görmüşsünüzdür.Küçük zenci çocuklarla resim çektirdiğim mahalle çok fakirdi.1.30 metre yüksekliğinde,aliminyum ondülünlerle yapılmış bir ufacık baraka düşünün, insan içinde dik bile duramaz((Fakat burada insanlar yaşıyordu((((Bir burayı düşündüm,birde o gördüğümüz zenginlerin yaşadığı evleri(((Afrika’da kaldırımlarda hangi evin önündeyse o aile sorumlu kaldırımdan.Bir gün geçtik kaldırımda bir şey yok diğer gün geçtik, adamlar belki 25-30 metre yüksekliğinde ağaç dikmişler tanesi 10 bin dolar değerinde.

Make a Smilebox digital photo book

Bu arada yine bir mahalleden geçtik ki,fuhuşun,kokainin,esrarın çiklet gibi satıldığı yerdi’ S ‘ile başlıyordu o mahallenin adı ama hatırlayamayacağım yine(((Hatta ben resim çekiyordum. Şöför uyardı,flaş patlamasın,arabayı durdurup bizi öldürür veya döverler dedi((Öyle bir yerdi yani(((
O günde bitti. Haaa  bu arada İsmail’de müslüman olduğumuzu öğrenince daha bir farklı davrandı bize)) 50 katlı otelin üst katından bütün Johannesburg’u izledik.Resimleri var yine videolar içinde bakabilirsiniz.
Sonra Afrikaya gidipte Ümit Burnunu görmemek olmazdı.Bir turda oraya ayarlamıştı arkadaşımız biz daha gelmeden Afrikaya. 3 günlüğüne de CapeTown ‘a uçtuk.O gece otelde kaldık,sabah turumuz geldi bizi aldı ve gezdirdi.Havası çok kötüydü.Hatta biz otelin havuzunda yüzeriz diye mayolarımızı alırken,üşüyeceğimizi hiç düşünmemiştik.Donduk,donduk.Çok sisten Masa Dağına gidemedik.Aslanbaşı Dağını gördük,en önemlisi de Ümit Burnu ydu..)))
Atlas ve Hint Okyonuslarının birleştiği en uç noktadaydık.Oradan okyanus suyu getirdim,kumuyla birlikte.Sis düdüğüne çıktık.Rehberimiz maymunlara dikkat edin çantanızı veya yiyeceğinizi çalmasın dedi,çünkü etrafta çok maymun vardı.
Sonra  Penguen Adasına gittik,sahil hep penguen doluydu.Öyle güzel yürüyor ve yüzüyorlardı ki. Oradan çok büyük bir akvaryuma götürdü bizi turumuz.Aman tanrım her türlü sürüngen ve yüzen hayvan vardı.Köpek balıklarının o sarmaşıklar arasında alttan yüzüşlerini izlemek başımı döndürdü.
Botanik parkı da çok güzeldi.Oradaki tur rehberimiz, ikinci gün, bir  Japon’du,çok şekerdi)))
Cape Town Johannesburg’tan daha emniyetli geldi bize.
Bir de Cape Town da şu dikkatimizi çekti sahildeki evlerin araba garajları Türkiye’dekinin tam tersi evlerin üstündeydi,yani teraslarında.
Akşama otelimize geldiğimizde çok yorgunduk.Yemeğimizi dışarıdan getirtip,otelde yedik.Çok sessiz ve güzeldi otel.Şömine yanıyordu.Dedik ki hadi bir şarap açtırıp içelim .Ama tam o sırada bana mesaj geldi.Baktım yeğenim Türkiye’den kandilimi kutluyordu.Anladık ki o gece kandil, şarap içmekten vaz geçtik)))
Öbür günde döndük Johannesburg’a yine..PART3 de görüşelim mi??Ben yine yoruldum da))))