HAZIRLIK H…I.Ebru Gursoy’dan..

Merhaba Sevgili Nigün’ün Günlüğü Okurları,

Bugün sizlerle benim 2004 – 2005 eğitim öğretim yılında Etimesgut Anadolu Lisesi’sinde İngilizce derslerine girdiğim Hazırlık H sınıfımı tanıtmak istiyorum. Yandaki resimde de onları ve en sevdiğim arkadaşım Ferah Özcan’ı görmektesiniz.

Senenin başında çok uslu ve çalışkan olan bir 9. sınıfın derslerine giriyordum. Hayat sıradan ve herşey yolunda gidiyordu. Ta ki, müdür yardımcısı, bana bir hazırlık sınıfı almamı teklif edene kadar. Okullar açılalı 2 ay kadar olmuştu. Böyle bir zamanda sınıf değişikliğine pek sıcak bakmadım. Bana 2 saat daha az ders vereceğini ve daha az yorulacağımı söyledi.

Ben de bu teklifi kabul ettim. Ders progamım değişti ve ilk kez Hazırlık H sınıfından içeri girdim. Öğretmen zilinin çalmış olmasına rağmen, ve benim içeriye girmiş olmama rağmen, neredeyse sınıfın tamamı ayakta, birbirleriyle şakalaşıyor ve öğretmenin gelidiğini umursamıyorlardı bile.

“Ben sizin İngilizce öğretmeninizim.” dedim. Sonra içlerinden biri büyük bir zevkle “AAAA yine yeni İngilizceci geldi!” dedi. Nasıl yani? Kafam allak bullak olmuştu. Kaç tane daha vardı benim gibi? Ne olmuştu onlara? O ders sadece onları yerine oturtmak ve kendimi sevgiyle saydırtmak çabasıyla geçmişti. Kötü söz söylemek, ya da emir üstüne emir yağdırmak hiç bana göre bir tarz değildir.
blankblankblank

Neyseki, tenefüs zili çaldı. Kendimi öğretmenler odasına zor attım. Ne yalan söyleyeyim,-  şimdi öğrencilerim okuyordur – gözümden bir yaş süzüldü. Sonra arkadaşlara Hazırlık H sınıfının derslerine girmeye başladığımdan bahsettim. Bana dedikleri “Sen delirdin mi? O sınıfa girilir mi? Keşke bize bir sorsaydın? Kaç tane öğretmen değiştirdi o sınıf? Çok haylaz, senin canını çıkarırlar onlar.” oldu.

Ben ne yapmıştım? Gül gibi 9.sınıfını bırak, iki saat daha az derse gireceğim diye haylaz mı haylaz bir sınıfın dersine gir. Olacak iş miydi? Meğer ben bu sınıfın 3. İngilizce öğretmeniymişim. Giren terk ediyormuş.

Ama ben terk etmedim. Sadece çok hareketli ve çok zeki öğrenciler olduklarını fark ettim. Böyle bir sınıfla daha önce hiç karşılaşmamıştım. Çünkü ders dinlemek istemiyorlar, kendi aralarında konuşmak, heyecan, daha doğrusu eğlenmek istiyorlardı. Ne istediklerini çözmüştüm. Hem heyecan ve eğlence, hem de ders işlemem gerektiğini anladım.

Bütün hepsine yurt dışından mektup arkadaşı buldum. Texas’daki Del Valle Lisesi’nin öğrencileri ile skypetan hayatlarında ilk kez bir Amerikalı ile İngilizce konuşturdum. Daha sonra İtalyan bir okul öğrencileri ile skypetan İngilizce konuşturdum. Yine Amerika’da düzenlenen World Class Schools’un Lyp Sinc ve Poetry Jam faaliyetlerinde internetten yer aldık. En sevdiğim İngilizce rock parçalarının sözlerini internetten indirdirdim. İçlerinden bazı kelimeleri çıkardım ve konuların çok yoğun olduğu günlerin sonunda son 15 dk. hem müzik dinlettim, hem de İngilizce öğrettim. Ya da İngilizce bulmacalar getirip, bu dersi sevmelerini sağladım. Bir kaç ay sonra, artık sınıfta eskisi gibi zorlanmadığımı, hatta heyecanla girdiğimi söyleyebilirim. Çünkü ben de ders vermekten büyük heyecan duyuyordum ve bu sınıfı gerçekten seviyordum.

19 Mayıs yaklaştığında sınıfın yarısını bayram için almışlar, yarısını da bırakmışlardı. Provalar yaklaşık 1 ay sürecekti ve doğru düzgün ders işleyemecektim. Sınıfta kalan diğer yarısı ile ne yapabilirim diye düşündüm ve Amerika’da düzenlenen Global Youth Murals Project yarışmasına katılmaya karar verdim. Sınıfımın yarısı dışarıda provalarda iken, ben diğer yarısıyla bu yarışmaya hazırlanıyordum. 19 Mayıs’a kadar  kolaj tarzında büyük bir resim yaptık. Adına da “The Gate from Anatolia to Europe” koyduk. Bunu Amerika’ya gönderdik ve liseler dalında Onur Mansiyonu ödülünü aldık. Bu resmi görmek için lütfen linki tıklayınız.

http://gg.tigweb.org/PTPIGYM/15556/

Hazırlık H sınıfı bana çok şey öğretmişti aslında. Öğretmenliği çok sevmemi sağladı. Çünkü ben de heyecanlanıyordum ders verirken, hem de eskisinden çok daha fazla. Bu sınıf bana öğretmenliğin ne kadar zevkli olduğunu öğretmişti.

Yaz tatiline bir sonraki sene yine birlikte olmak dilekleriyle girmiştik. Ama öyle olmadı. Bir sonraki senenin başında beni başka bir liseye görevlendirme olarak göndermişlerdi. Benim Hazırlık H’m artık 9 H olmuştu ve bir başka arkadaş mecburen derslerine giriyordu. Bana öğrencilerim sürekli, mesaj atıyorlar, email atıyorlar, ne zaman geri döneceğimi soruyorlardı. Ben de dönmemim çok zor olduğunu söylüyordum. Çok özlüyordum onları ama diğer okuldaki öğrencilere de alışmaya başlamıştım. Tam 40 gün diğer okulda derslere girdim. Daha sonra da başka bir okula yılı tamamlak üzere gönderilecektim. Dönmem sadece bir mucize olurdu. Çünkü bizim okulda norm fazlasıydım. Diğer okulda ise öğretmen ihtiyacı vardı.

Ama öyle oldu ki, bir mucize oldu. Yılı tamamlamak üzere gideceğim okula gönderilmedim. Bizim okuldaki bir İngilizce öğretmeni arkadaşla becayiş yaptım. Okuluma ve 9H’me geri döndüm. Hepimizin isteği olmuştu. Derse girdiğimde, yoğun bir alkışla karşılandım. 9H ile proje yapmaya devam ettim. Neler yapmadık ki, Friends & Flags projesiyle Amerika’da ve Rusya’daki iki okula koli gönderdik. Onlardan da koliler aldık ve okulda sergiledik. İçine Türkiye ile ilgili ne var ne yok koyduk. Bir de bu projeyle okulu ve bizleri tanıtan bir film bile çektik.  Bu  linkten izleyebilirsiniz.

http://faraway.iremebru.com/OurProjects/friendsandflags.html

Bir sonraki sene ise İtalyan okulla birlikte bir projeye başvurdum ve kabul edildi. Gönül isterdi ki hepsini İtalya’ya götüreyim. Ama sadece birkaçı benle bu heyecanı tadabildi. Onlarla İtalya çok muhteşemdi.

Zaman geçiyordu ama onların yaramazlıkları hiç bitmiyordu. Birgün dersten çok önemli bir konu için müdür yardımcısı tarafından çağırılmıştım. Sadece 10 dk gibi bir zaman sınıfımdan ayrı kalmıştım ki, birden öğrencilerimden biri müdür yardımcısının odasına geldi ve “Hocam, Ahmet’in kafası kanıyor. Çabuk gelin.” dedi. Sadece 10 dk bile değildi belki, benim sınıf yine rahat durmamıştı. Ahmet kafasını kapıya vurmuş, kanıyordu. Hemen hastaneye götürüldü ve dikiş atıldı. O günkü kadar hiç korkmamıştım. Bu sınıf hiç boş bırakmaya gelmiyordu. Bu da benim için çok büyük bir tecrübe oldu. Çünkü ‘Asla sınıfını başı boş bırakma, müdür çağırsa bile.’ dedim içimden.

Bu sınıfla özel bir çok şeyi paylaştım. Ne yazık ki sizlerle hepsini meslek ahlakı bakımından paylaşamayacağım ama öğretmenlik hayatımın dönüm noktası olan bir sınıftı Hazırlık H ve 9 H sınıfı. Bana kendini yenilemeyle ilgili ve gençlerin bakış açısından olaylara bakabilmeyle ilgili bir çok şey öğretti. Doğru meslekte olduğumu bir kere daha anlamış oldum.

Bütün öğrencilerim, sizi çok seviyorum!

İrem Ebru Gürsoy

Hakkımda Nilgun

blank
Sinop'ta yaşayan, Sinop'lu bir bayanım. Gezmeyi, yüzmeyi, konuşmayı, sosyal aktiviteleri çok severim. İnsanlara yardımcı olmak beni çok mutlu eder.Ve tam bir Sinop Aşığıyım. Bu kadar yeterli mi?)))

İlginizi Çekebilir

blank

Calista Otelde 2. Gün

Merhaba tekrar, Calista Otel’de tatilimizin 2. Gününü anlatmaya devam edeyim. Rahat bir uykudan sonra sabah …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.