NİLGÜN'ÜN GÜNLÜĞÜ – SİNOP AŞIĞI 
Eveeeet, artık bugün gezmeye başlayacağız.
Önce size Jakarta’da bulunan Endonezyalı arkadaşlarımdan bahsetmek istiyorum. Oğlum Jakarta ‘ya geldiğinde Sitompul ailesinde kalmıştı. Facebook tan da ben arkadaş olmuştum. Bu arada Kitty’nin ablasının çocuğu oldu. Pek şeker bir bebekti, şimdi artık 2 yaşında. Ben de onlara bir hediye götürmek istedim ve baby Aaron’unun resmini yaptım.Ubud’a gidincede kargoyla yolladım. Çok memnun kaldılar, hepsiyle ayrı ayrı telefonla görüştüm.Resmi alır almaz çerceveye koyup bana facebook üzerinden teşekkür etmişler ve resmin üstüne de:
Thank you so much Mrs. Nilgun Cabaci for sending this beautiful picture..My Mom and all of my family love it… God bless you abundantly
Jakarta aktarmalı gitseydim, onlarda da kalacaktım, ama olmadı. Kimbilir, belli mi olur, birdaki gidişimde de Jakarta ve Java adası yaparız. Zaten Endonezya’da 11450 ada varmış, daha biz ancak 5ini gördük.)))
Bu sabah otelimizin kapısının önünde çok tatlı bir çocuk gördüm, babasının kucağındaydı, daha yeni uyandığı belliydi. İnternette çocukların başlarını okşamanın hoş karşılanmadığını söyleyen arkadaşım yüzünden çocuğun ayağını sevdim. Sonra Kadir Bey’e durumu anlattığımda yok öyle birşey istediğin gibi sıkıp sevebilirsin dedi. Allah’dan bugün sevmeye çekindiğim çocuğu ileri ki günlerde sevme şansım oldu. Çok şeker değil mi?
Bu sabah,saat 11.00 gibi, atladık Kadir Beyin arabasına doğruca Maymun Ormanı na gittik. Buraya gelmeden önce , internette kötü yorumlar okumuş, biraz tırsmıştım. Ben okuduklarımı Kadir Bey’e anlattıkça yok öyle bir şey değip durdu.
Sacred Monkey Forest Sanctuary’nin kapısına geldiğimizde maymunlar zaten dışarıda cirit atıyordu. Hatta çevrede ki pansiyonlarda kalan turistlerin hep çanta ve cüzdanlarını kaçırıyorlarmış.Biz daha ormana girmeden ,Kadir Bey gözlüklerimizi,şapkalarımızı çıkarttırdı, elinizde poşet taşımayın diye bizi uyardı.Ve birde dikkat edin kuyruklarına basmayın dedi. Eğer yanlışlıkla bir basarsan, öyle bir çığlık atıyorlarmış ki,diğer bütün maymunlar çevrenizi sarıp size saldırıyormuş. Ben fotoğraf makineme sıkı sıkı sarıldım.Ve Kadir Bey’in eşini bekledik kapıda. Arabada sıkışmayalım diye eşine motorla gel demişti. Ve tatlı Dian geldi tanıştık. Çok sevimli, cana yakın, hoş bir kızdı.
(Bu arada Trafik yönü Türkiye de kinin tam tersi. Direksiyonlarda ters tarafta.)
Kadir Bey maymunları nasıl beslememiz gerektiğini anlattı. Bu arada turistlerin üzerine çıkan maymunları gördükçe ben kaçtım,Beyhan ve Sabri yaklaştı.Bu arada bazı maymunların, turistlerin çantalarından nasıl yiyecek aldıklarına da şahit olduk.
maymunlar paylaşan: ncabaci
Bol bol fotoğraf çektik, bu arada Beyhan arkadaşımın da duaları kabul oldu ve maymun omzuna hatta başına bile çıktı.))Sabri’de rahattı bu konuda maymunlarla iyice kanki oldular.Bir ara maymun benim eteğimin altına girdi, korkudan çığlık atamadım, ama Allah’dan bırakıp gitti.
Burada da tapınak vardı, içeriye giremesek de, dışarıdan görüntüledik. Nehir kenarına indik, havuza Türk parası atıp dilek tuttuk. Sonra yine geldiğimiz yönden döndük.
Oradan Ubud pazarına gittik, çok yakındı zaten. Birer çanta aldık. Ama pazarlarda kesinlikle pazarlık yapmanız gerekiyor. 15 dolar dedİği şeyi 5 dolara kadar alabiliyorsunuz.Hatta bana 60 dolar dediği tahtadan yapılmış bir heykeli 10 dolara kadar düşürdü alamadım,götüremem Türkiye’ye diye.
Pazar gezimiz bittiğinde tiyatro bileti kesen bir yerli gördük, akşam 19.30 da başlayacak olan Kecak Dansı için bilet aldık. Enstrümansız, sadece erkekler ses çıkartarak müzik yapıyor.
Merakla Beklediğim Blanco Museum’a gittik.Büyük bir bahçe içine kurulmuş. Gündüz müzesi geziliyor,bahçesinde bulunan papağan çeşitleriyle fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Ve gecede bahçesinde dans gösterilerinin yapıldığı şık bir resturan var.Bir akşam buraya yemeğe gelelim ve hem de dansçıları izleyelim dedik.
Girişte başımıza çiçek taktılar, oranın çalışan yerli kızlarıyla , bahçesinde ki papağanlarla da fotoğraf çektirdik. Bu defa korkmadım ama.)))Hatta çok sevindim. Tropik bir içki verdiler kuşları izledik, sonrada The Blanco Renaissance Museum’un içine girdik. Bu arada maymun ormanına girmek, kişi başı 30.000 rp,müzeye giriş 80.000 rp.
Fotoğraf çekmek yasak olduğundan, sizlere gördüğüm güzel resimleri tasvir etmek isterdim ama yazım uzayacak o zaman. Resimler daha çok nü ydü. Çoğunlukla soyut çalışılmıştı. Kolaj çalışmalarda vardı, çerçeveler çok çok güzeldi.
Daha sonra acıktık, Kadir Bey bizi otelimize çok yakın bir resturana götürdü.Cupit Resturanın yanlarında cam yok açık, duvarında, herhangi bir hayvan sıçraya bilir, kendinizi dışarıya atmayın yazıyordu. Çünkü yan tarafda uçurumdu.Korktum kenara oturmadım.)))
Ne yiyelim diye menüyü aldığımızda, daha önce yaptığım araştırmalardan ve oğlumdan bildiğim Nasi goreng istedik.Pirinçle yapılan bir yemek. Pilavımızı düşünün, içinde değişik baharatlar var. Tavuklu oluyor, vejeteryan oluyormuş,biz tavuklu yedik ve sevdik. Birde buranın Bintang diye bir birası var. Ben aslında bira içmem ama bunu çok sevdim, hele yeni çıkan limonlusu gazoz gibiydi. Alkol oranı da düşük olduğundan rahatlıkla birkaç şişe içebilirsiniz.Giderseniz Bali’ye denemeden gelmeyin.
Yemek de yarın ki programı yaptık.
Yemek faslından sonra Kacek Dansı na gittik. Açık havada yapılıyor. Üstü çıplak erkekler daire olup oturdular, enstrüman yoktu, erkekler ağızlarıyla müzik yaptılar. Sonra 2 danscı kız geldi, zarif hareketlerle kuş figürleri yaptılar. Değişik bir gösteriydi bizim için. 1 saat kadar süren Kaçek Dansın ardından, bir başkası da ateş dansı yaptı ve 1,5 saat süren gösteriler bitti.
Sonrada Kadir Bey otelimize bıraktı. Şuanda arkadaşlarım uyuyor, ben günlük yazıyorum…Hep sizler için…)))
Saat tam 24.00 şimdi,siz de ise 19.00. Aramızda tam 5saat fark var. Ben yine de iyi geceler dileyeyim size. Bali-Ubud’dan sevgiler.
