Nihayet kavuştuk…
Nasılsınız sevgili okuyucularım? Ben iyiyim çok şükür.
15 günlük bir İstanbul seyahatimden sonra Sinop’a geldim.Bu yaz gerçekten çok yurt içi seyahatlerim oldu. Bazı arkadaşlarım, daha sık Sinop’a uğrasana demeye başladılar.)))
Çok enteresan, geçen hafta Perşembe günü geldim, fakat günlerim o kadar yoğun geçti ki , bana 20 gün önce gelmişim gibi geldi. Hiç böyle olmamıştı.
Eeee gelirgelmez de oturmalarımız ve faliyetlerimiz başladı tabiii.
İlk liseden arkadaşlarımla buluştum, Karainci’ye gittik.Oranın kapalı pidesini özlemişiz. Bu grupta ki arkadaşlarımla ekseri ayda bir buluştuğumuz için anlatacak çok şeyimiz birikiyor, sohbetle vaktin nasıl geçtiğini unutmuşuz.
Bu arada okullarımız açıldı. Yine Halk Eğitimi Merkezine gidip yağlıboya yapıyorum. Geçen sene okulun kapanmasına yakın başladığım, Frida Kahlo’nun resmini yapmaya devam ediyorum.
Arkadaşlarımla buluşmanın da mutluluğunu yaşıyorum. Hem resim yapıyoruz, hem birbirimize örgü modelleri gösteriyoruz. Ne güzel insanın sevdiklerinin yanında olması.Allah hepinize güzel yürekli arkadaşlar nasip etsin.
Sifad toplantıları da Çarşamba akşamları başladı. Bu hafta toplantıda Ara Güler’in kısa bir belgeselini izledik ve ruhunu şad ettik ünlü ustanın.Mekanı cennet olsun.
Bu arada vakitsizlikten buluşamadığım arkadaşlarımla da Şen Pastanesin de buluştuk.Haftaya yine Amerika’ya gidecek olan arkadaşım Füsun’a şimdiden iyi yolculuklar diliyorum.Özleyeceğiz kendisini…Özlem güzeldir..
Oruç Aruoba bir şiirinde şöyle der:
”Özlediğin, gidip göremediğindir;
ama, gidip görmek istediğin
Özlem, gidip görememendir; ama
gidip görmek istemen
Özlediğin, gidip görmek istediğin-
ama gidip göremediğin
Özlem, gidip görmek istemen-
ama, gidememen, görememen;
gene de, istemen”
Ne güzel anlatmış şair değil mi?… Ne çok özlediklerimiz vardır hayatta. Gidemediğimiz, göremediğimiz yerlerde…Ama birgün buluşmak ümidi bizi hep heyecanlı kılar….
Geçen gün Sinop’ta sinemaya gittik arkadaşımla’’ Yol Arkadaşım2’’..İstanbulda gidecektim, saatleri uymadı bana. Hem de biletler 25 tl idi.Mısır patlağı galiba 13 tl idi, birde meşrubat yanına dersen, bir kişi 50 tl oluyor.Bize göre çok pahallı. Sinop’ta bunların hepsi 20tl. Üstelik yol parası da yok.Burada ki sinemanın üst katının iç mekanıda çok güzel. Arkadaşımın bol bol fotoğrafını çektim orada. Film nasıldı derseniz, ehh işte…Bir özelliği yoktu.
Sinema sonrası yürüyüşümüzde Sinop böyle güzeldi.
Dünde yine çok sevdiğim arkadaşlarıma birlikte Kahve Durağındaydık. Mekan güzel gerçekten, yediğimiz pasta, içtiğimiz kahvede güzeldi. Özlemişiz birbirimizi sohbet de güzeldi..Hepsi iyi ki varlar..
Gelelim dün akşama…Bu defa da konservatuvarımızda icra başladı. Müziği sevenler bir aradaydı. Şefimiz Orhan Hoca yerine, bu sene Nuri Hocamızla çalışmalarımıza başladık.
Çok güzel 7 eser geçtik. Hele biri var ki, çok sevdiğim şarkıdır.
Beste: Ziyâ Taşkent
Güfte: Mehmet Erbulan
Makâm : Hüzzâm
Dinmiyor hiç bu akşam ne gözyaşım ne acım
Bu akşam her akşamdan sana pek çok muhtâcım
Senden başka kimseye yok benim ihtiyâcım
Bu akşam her akşamdan sana pek çok muhtâcım..
Şu sözlerin güzelliğine bakarmısınız???Ahhh ahhhh.
Hani Orhan Veli’nin’’ beni bu havalar mahvetti’’ şiiri vardır ya…
BENİ BU HAVALAR MAHVETTİ
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Benide bu şarkılar mahvediyor. Hadi size bu şarkı benden armağan olsun.
İyi dinletiler ve güzel hafta sonları diliyorum.Kendinize iyi bakın…
Not:Bu haftanın neden bana çok uzun geldiğini fotoğrafları yüklerken anladım.Ben bu hafta hiç evde kalmamışım ki:)))Başlığa koyduğum ŞOK larda espiri olsun diyeydi.))))Siz anladınız zaten…